İnsan hayatındaki en zor anlardan biri, sevdiklerinin sağlık sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kaldığında yaşanır. Bu durum, özellikle bir baba için yüreği dağlayacak şekilde tesir edebilir. İşte bu hikaye, bir babanın yaşadığı derin acılar ve taşıdığı büyük sırrı hakkında. "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesiyle şekillenen bu sıcak ve duygusal öykü, belki de her ebeveynin içinde barındırdığı umudu ve çaresizliği bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
Acılı bir baba olan Mehmet Yılmaz, oğlu Ali’nin hastalığıyla ilgili yaşadığı zorlukları tüm kalbiyle taşırken, aynı zamanda içindeki umudu da beslemeye devam ediyor. Ali, henüz on yaşında olmasına rağmen tedavi süreciyle geçen bir dönem, ailesinin hayatını alt üst etmiş durumda. Mehmet, oğlunun doktora gittiğini ve geleceğe umutla baktığını ifade ederken, bunun altında yatan güç, sevgi ve inanç. “Ali’nin tedavi süreci çok zordu ama her zaman ona destek oldum. Doktora gitti, gelecek diyorum çünkü umut her şeyden önce gelir,” diyor.
Mehmet’in anlattığına göre, Ali’nin doktoru, genç hastanın fizyolojik durumu nedeniyle tedavi sürecinin zaman alabileceğini belirtmiş. Ancak, baba Mehmet, evladına ve kendine olan inancını hiç kaybetmiyor. Aile tüm meşakkatli yolculuklarına rağmen, eşsiz bir bağ kurarak beraber savaşıyorlar. Bu süreçte Mehmet, her gün Ali’nin odasına girip ona başından geçenleri anlatıyor, onun hikayesini dinliyor ve her zaman “Gelecek, gelmeli,” diyerek onu cesaretlendiriyor.
Böyle hikayeler, aslında birçok ailede yaşanıyor. Çocuklarının sağlığına kavuşması için mücadele eden aileler, pek çok farklı zorlukla karşılaşıyor. Mehmet'in hikayesi, bu mücadelelerin sembolü haline geliyor. Oğlunun geçirdiği ameliyatlar, tedavi seansları ve bitip tükenmeyen hastane ziyaretleri, Mehmet’in ruhunu adeta sarsıyor. Ancak, bu zorlu süreçte bile sevgi ve umut kapısını aralıyor.
“Kendime sürekli diyorum ki, Ali buradan çıkacak, kurtulacak. Çünkü onun gerçekleştireceği birçok hayali var. Ben de onun hayalleri için buradayım. O büyüyünce ne olacak? Okulda en iyi olacak, iyi bir birey olacak!” dediğinde gözleri parlayan bu baba, belki de babalığın en güçlü duygusunu gözler önüne seriyor. Mehmet için bu sır, acı ve tatlı anlarla dolu bir yolculuk olarak hayatına şekil veriyor.
Öte yandan Mehmet’in anlatımları, toplumda yaygın olan hasta çocuklara karşı duyulan merhameti de yeniden canlandırıyor. “Birçok aile benim gibi mücadele ediyor. Onların da yere düşmemesi için bir şeyler yapmak lazım, hep birlikte desteklemeliyiz. Her bir küçük adım, birçok anlam taşıyor,” diyerek toplumsal duyarlılığın önemine vurgu yapıyor. Acılı babanın savaşımındaki sır, aslında sevginin ve umudun bir arada var olduğu bir mücadele. Belki de, hayatın en acımasız gerçekleri karşısında bile insanın içindeki ışığı kaybetmemesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor.
Sonuç olarak, Mehmet Yılmaz'ın hikayesi, sıradan bir baba ve oğul ilişkisini çok daha derin bir seviyeye taşıyor. Birçok insan, belki de hastalık, kaygı ve acının içinde kaybolmuş olsa da sevgileri onların en büyük güç kaynağı oluyor. “Doktora gitti, gelecek diyorum,” sözü, sadece bir tedavi sürecini değil, aynı zamanda yaşamın kendisine dair bir inancı dile getiriyor. Bir baba olarak yaşadığı kaygılar ve belirsizlikler arasında bile, umut dolu bir yarın nameleri ile ilerliyor. Bu hikaye, belki de gelecek nesiller için bir dayanışma ve sevgi örneği olarak hafızalarımızda yer edecektir.