Rusya ve Türkiye, 2023 yılında diplomatik ilişkilerinin 105'inci yılını kutluyor. Bu uzun tarih, iki ülke arasındaki dinamiklerin, çatışmaların ve işbirliklerinin attığı sağlam temellerle dolu. Hem tarihsel bağlar hem de günümüz politikaları, bu iki ülkenin birbirine olan bağımlılığını artırırken, birbirlerinin sınırları içinde dengeli bir ilişki yürütüyorlar. Bu yazıda, Rusya ve Türkiye'nin tarihi ilişkilerinin derinliklerine inerek, karşılıklı çıkarların çeşitliliğini ve küresel arenadaki önemlerini ele alacağız.
Rusya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler, 18 Ekim 1918'de imzalanan anlaşma ile başlamıştır. Bu tarihten günümüze kadar olan süreç, iki ülke arasında zaman zaman dostane, zaman zaman da gergin dönemleri barındırmıştır. Özellikle Soğuk Savaş dönemi, iki ülkenin farklı ideolojilerle kaplı olan siyasi zeminlerini şekillendirmiştir. Ancak, geçmişten günümüze her iki ülke de birbirine olan bağımlılığını artırarak, birçok alanda işbirliği geliştirmiştir. Enerji, güvenlik, ticaret ve turizm gibi alanlarda atılan adımlar, iki ülkenin stratejik ortaklıklarını pekiştirmiştir.
Özellikle son yıllardaki gelişmeler, Rusya-Türkiye ilişkilerini daha da derinleştirmiştir. Suriye iç savaşında karşılıklı çıkarlar doğrultusunda yürütülen diplomasi, iki ülkenin çeşitli krizleri diyalogla aşabilme yeteneğini göstermiştir. Türkiye, Suriye'deki Rus varlığını bazen kendi çıkarları doğrultusunda aleyhinde kullanırken, aynı zamanda Rusya ile işbirliği yapmayı da sürdürmüştür. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilere dair sıkı bir denge unsuru oluşturmaktadır.
Günümüzde, enerji işbirlikleri her iki ülke için kritik bir alan haline gelmiştir. Türkiye, Rus gazına önemli bir piyasa iken, Rusya da Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, enerji koridoru olarak hizmet vermektedir. Türk Akımı gibi projeler, bu iki ülke arasındaki ekonomik bağımlılığı pekiştirirken, aynı zamanda Avrupa enerji politikalarında da önemli bir konuma işaret etmektedir. Bu tür projeler, Türkiye’yi sadece bir tüketici değil, aynı zamanda bir transit ülke haline getirerek, stratejik önemini artırmaktadır. Ayrıca Akdeniz'deki enerji kaynaklarının paylaşımı, her iki ülkenin gelecekteki işbirliklerinin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Ayrıca, savunma sanayii alanında yürütülen projeler de dikkat çekmektedir. Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemini satın alması, ülkelerin güvenlik alanındaki işbirliğini pekiştirmiştir. Bu durum, Batılı ülkelerle olan ilişkileri etkilerken, aynı zamanda Doğu ile Batı arasında bir denge kurma çabası olarak da görülebilir. Türkiye'nin savunma kabiliyetlerini artırırken Rusya ile olan askeri işbirliğini güçlendirmesi, iki ülkenin global ölçekteki stratejik hamlelerini de şekillendirmektedir.
Öte yandan, kültürel ve insani ilişkiler de iki ülke arasındaki bağı güçlendiren bir başka unsurdur. Turizm, karşılıklı kültürel etkinlikler ve öğrencilerin değişim programları, halklar arasındaki anlayışı artırmakta ve iki ülkenin birbirini daha iyi tanımasına olanak tanımaktadır. Türkiye, her yıl milyonlarca Rus turisti ağırlarken, bu durum ekonomik katkıyı artırmakla kalmayıp, kültürler arası etkileşimi de teşvik etmektedir. Böylece, sadece devletler değil, iki halkın da birbirine olan yakınlığı ve anlayışı artmaktadır.
Sonuç olarak, Rusya-Türkiye ilişkilerinin 105. yılı, her iki ülkenin hem tarihten gelen bağlarının hem de günümüzdeki işbirliklerinin önemini ortaya koymaktadır. İlişkilerin geleceği, karşılıklı çıkarların nasıl gelişeceğine, bölgesel ve küresel dinamiklerin nasıl şekilleneceğine bağlıdır. Diplomatik ilişkilerin bu denli uzun ve karmaşık bir yolculuk olması, ekonomik ve siyasi istikrar sağlanması açısından zorluklar barındırsa da, aynı zamanda büyük olanaklar da sunmaktadır. İleriye yönelik atılacak adımlar, Rusya ve Türkiye'nin gelecek nesiller için nasıl bir işbirliği modeli geliştirdiğini gösteren önemli göstergeler olacaktır.