İstanbul'un sokaklarını süsleyen birçok farklı karakter ve hikaye vardır ancak "kravatlı simitçi" olarak tanınan bu sıra dışı simitçi, şehrin sokaklarını renklendiren en dikkat çekici figürlerden biri haline gelmiştir. Her gün işe giderken üzerine giydiği takım elbisesi ve parlayan ayakkabılarıyla, geleneksel simit tezgahının çok ötesine geçen bir stil sunan bu simitçi, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Onun hikayesi ise sadece bir simit satışıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda kent kültürünün ve değişiminin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Kravatlı simitçi, gerçek adıyla Halil Korkmaz, İstanbul’un kalabalık caddelerinde dolaşarak simit satan bir girişimci olarak tanınıyor. Fakat onu diğer simitçilerden ayıran en önemli özelliği kesinlikle giyimi. Her gün işine gelmeden önce özenle giydiği takım elbisesi, uyumlu kravatı ve boyalı ayakkabıları ile İstanbul’un bohem tarzına modern bir dokunuş getiriyor. Halil'in amacı, sadece simit satmak değil, aynı zamanda bir farkındalık yaratmak. "Simit, Türkiye'nin en sevilen atıştırmalıklarından biri. Ama neden bir simitçi, şık olmasın?" sorusuyla yola çıkan Halil, bu fikrini sadece bir iş modeli olarak değil, aynı zamanda bir sanat formu olarak da görüyor.
Halil'in özgün stili, sosyal medya üzerinden kısa sürede yayıldı. İnsanlar onun fotoğraflarını paylaşarak "kravatlı simitçi" olarak sosyal medya fenomeni haline gelmesini sağladı. Galata Kulesi'nde, Taksim Meydanı’nda ve İstanbul'un farklı köşelerinde sıkça görülen "kravatlı simitçi", bir yandan simitlerin taze ve lezzetli olmasını sağlarken diğer yandan sade kıyafetleriyle sokakta daha ön planda olmanın keyfini yaşıyor. Halil, sadece simit satmanın ötesine geçerek, insanlarla sohbet ediyor, fotoğraf çekiliyor ve bu sayede simit tezgahının çok daha fazlası olduğu mesajını veriyor.
Kravatlı simitçi, aynı zamanda toplumsal bir değişimi de temsil ediyor. Giyimiyle, sokakta çalışan herkesin kıyafet seçimlerinin farklı olabileceğine dikkat çekiyor. Halkın gözünde 'sokak işçileri' genelde sıradan ve özensiz görünürken, Halil bu klişeyi yıkarak kendine özgü bir yer edindi. İnsanlar onun hikayesini duydukça cesaret buluyorlar, kendi işlerinde farklılık yaratarak sıradanlıktan kurtulmaya çalışıyorlar. Halil’in mevcut çalışmalarını ve etkisini geniş bir kitleye ulaştırmak amacıyla, sokak sanatçılarıyla birlikte çeşitli projelere de adım attığı biliniyor. Bu projelerle sokakların sadece birer geçiş noktası değil, aynı zamanda sanatsal ifadelere ev sahipliği yapabileceği fikrini savunuyor.
Birçok kişi Halil’in çalışmalarının sosyal medyada nasıl yayıldığını sorgularken; aslında onun yaptığı şey, sadece bir simit satışı değil, aynı zamanda insanları gülümsetmek. Sadece bir simit tezgahı açmanın ötesinde, insanlarla kurduğu iletişim sayesinde, sosyalleşmeyi ve neşeyi teşvik ediyor. "Gülümsemek, en iyi şişirici" diyor Halil. Onun bu pozitif enerjisi, simitlerin yanı sıra, İstanbul’un özellikle karamsar günlerinde insanlara umut taşıyor.
Üstelik Halil, sadece simit satarken bir yandan da ağaç dikme etkinliklerine katılıyor. Doğal çevre konusunda farkındalık yaratmak amacıyla, her simit satışından elde ettiği gelirin bir kısmını ağaç dikme projelerine bağışlıyor. Doğaya karşı olan tutkusunu, simit tezgahı üzerinden de yansıtmaya çalışıyor. İnsanların tükettiği her gıda maddesinin sadece fiziksel bir ihtiyaç olmadığını, aynı zamanda bir çevresel sorumluluk taşıdığını vurguluyor. Bu konuya duyduğu özveri, kravatlı simitçinin sadece lezzetli simitleri değil, aynı zamanda düşünceleriyle de insanları etkilediğini gösteriyor.
Sık sık katıldığı sosyal etkinliklerde ve panellerde, deneyimlerini paylaşarak genç girişimcilere ilham vermeye çalışıyor. "Bazen sadece bir fark yaratmak için küçük bir dokunuş yeter." diyor. İstanbul'un geleneksel simit kültürünü modern hayata entegre ederek, girişimcilerin hayalini gerçeğe dönüştürme konusunda cesaret veriyor. Kravatlı simitçi, sadece bir simit satıcısı değil, aynı zamanda bir toplumsal değişim elçisi olarak karşımıza çıkıyor.
Özetle, "kravatlı simitçi" Halil Korkmaz, İstanbul’un dinamik sokak kültürünün önemli bir parçası haline gelmiş olan bir simitçi olarak dikkat çekiyor. Sadece giyimiyle değil, aynı zamanda sunduğu hizmetle ve topluma olan katkılarıyla modern İstanbul’un simgelerinden birine dönüşmüş durumda. Halil’in hikayesi, her bireyin kendine özgü bir tarzı ve bir birey olarak değer taşıdığının açık bir göstergesi. Kravatlı simitçi, İstanbul’da sadece bir simit değil, aynı zamanda bir hikaye satıyor.