Narin Güran davası, Türkiye'nin gündeminde uzun bir süre yer alırken, davanın hakiminin aldığı kararlar üzerine tepkiler gün geçtikçe artıyor. Narin Güran, geçen yıl hayatını kaybeden genç bir kadının acı hikayesidir; cinayete kurban gitmesi, hem ailesinin hem de toplumun büyük bir travma yaşamasına neden oldu. Ailesi, yaşananların ardından davanın seyrinden memnun kalmayarak, hakimi Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etme yoluna gitti. Gelişmeler, adalet sisteminin güvenilirliği konusunda kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Bu noktada, davanın detayları ve yaşanan tartışmalar oldukça dikkat çekici bir hal aldı.
Narin Güran, 2022 yılının bir akşamında, hayatının baharında bir cinayete kurban gitmesiyle toplumun yüreğini dağladı. Genç yaşına karşın, başarılı bir kariyere sahip olan Güran, birçok insanın örnek aldığı bir figürdü. Ancak, yaşadığı acı olayın ardından, adalet arayışı aile için çok daha zorlayıcı hale geldi. Narin’in ailesi, duruşmaların gidişatından, hakimin kararlarından ve genel olarak adalet sisteminin işleyişinden memnun kalmadı. Tüm bunların ardından, Narin’in ailesi, yaşananların adaletin tecelli etmesine engel olduğu düşüncesiyle HSK’ya resmi bir şikayette bulunmaya karar verdi. Aile, verilen kararların adaletin yerini bulmasına yardımcı olmadığını ve Narin’in yaşamına son veren kişiye yeterli cezanın verilmediğine inanıyor.
Aile, HSK’ya yapılacak şikayetin yalnızca Narin Güran için değil, toplum için de önemli olduğunu vurguladı. “Biz Narin için savaşmayı sürdüreceğiz. Bu sadece bizim kızımızın davası değil; adalet arayışındaki tüm ailelerin sesi olmalıyız,” diyen aile, adaletin bir an önce yerini bulmasını talep ediyor. Hakimin verdiği bazı kararların, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle şikayet metninde detaylıca ifade edildiği belirtildi. Aile, yaşanan süreçte davanın hakkaniyetle yürütülmediğini, dolayısıyla adalet mekanizmasının güvenilirliğini kaybettiğini düşünüyor. Bu dönem içerisinde, hukuk camiasından ve toplumdan gelen destek çığ gibi büyürken, kamuoyunun dikkatini bu davaya çekmeyi başardı.
Güran ailesinin avukatı, “Bu tür şikayetlerin önemi, yalnızca bir davayı değil, adalet sistemimizi de sorgulayabilmemiz içindir. Eğer toplumdaki insanlar, adalet sistemine güvenmezse, bu yalnızca bireysel bir kaygı değil, toplumsal bir sorun haline gelir,” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti. Narin Güran davasının, benzer davalar için bir örnek teşkil etmesi ve hak ihlallerinin önüne geçilmesini sağlaması gerekiyor. Diğer taraftan, adalet arayışında olan birçok kişi, sürecin nasıl işleyeceği konusunda kaygılı. HSK’nın, yapılan şikayetle birlikte adil bir inceleme yapıp yapmayacağına dair endişeler dile getiriliyor.
Aile, yaşananların yalnızca kendilerini değil, adalet sisteminin işlemediği düşünen tüm bireyleri ilgilendirdiğini vurguluyor. “Biz yalnızca Narin’in adaletini istemiyoruz; sistemin herkes için adil ve eşit işlemesi için mücadele ediyoruz,” şeklinde konuşan Güran ailesi, bu süreçte yalnız olmadıklarını bildiklerini belirtiyor. Toplumun geniş bir kesiminden destek mesajları almaları, onları daha da motive ediyor. Şu an itibarıyla, adalet arayışlarının sadece Narin Güran özelinde değil, tüm mağdurlar adına gerçekleştiği, yaşananların bir simgesi haline geldi.
Sürecin nasıl şekilleneceği, HSK’nın bu şikayetle nasıl bir yol izleyeceği ise merak konusu. Aile, gerek sosyal medya üzerinden gerekse medyada yaptığı açıklamalarla dikkat çekmeye devam ediyor. Narin Güran davası, Türkiye’deki adalet arayışlarının bir görüntüsü olarak, toplumun sesi olmayı sürdürüyor. Adaletin, bir an önce sağlanması ve benzer acıların yaşanmaması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi bekleniyor. Milliyetçi ve vicdani bir duruş sergileyen aile, yalnızca kendi yaşamlarını değil, tüm Türkiye’deki adalet arayışlarını da etkileyebilecek bir değişimi hedefliyor.