Son dönemlerde Orta Doğu'da yaşanan gerginliklerin ardında yatan sebeplerden biri de, İran'ın balistik füze stoklarıyla ilgili ortaya çıkan çarpıcı gerçekler. İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın, İran’ın mevcut füze kapasitesinin uluslararası güvenliği tehdit eden bir boyuta ulaştığını açıklaması, bölgedeki alarm durumunu tırmandırdı. Bu durum, Tel Aviv yönetiminin, İran'la olan ilişkilerinde nasıl bir yol izleyeceği konusunda yeni endişeleri beraberinde getiriyor.
İran’ın 2023 yılı itibarıyla yaklaşık 10.000 balistik füzeye sahip olduğuna dair iddialar, dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu füzelerin 2.000 kilometreye kadar menzil sahibi olduğu ve özellikle Avrupa ve Asya'daki hedefleri tehdit edebileceği öne sürülüyor. Benny Gantz'ın açıklamalarının ardından, Tel Aviv yönetimi alarm durumuna geçti. İstihbarat raporlarına göre, İran’ın füze programı sadece askeri bir strateji değil, aynı zamanda siyasi bir güç gösterisi olarak da değerlendiriliyor. Gantz, "İran, bu füzeleri sadece kendi topraklarıyla sınırlı olarak değil, aynı zamanda düşman olarak gördüğü ülkeleri hedef alacak şekilde de kullanabilir," ifadelerini kullandı.
Bunun yanında, uzmanlar, İran’ın balistik füze programını nasıl geliştirdiğini de sorgularken, bu programın olası sonuçlarına da dikkat çekiyor. İran, askeri modernizasyonunu artırarak, hem içte hem dışta etkisini artırmaya yönelik adımlar atıyor. Bu durum, özellikle İsrail ile olan ilişkilerde daha fazla gerilime yol açıyor. Tel Aviv, bu tehditler karşısında hem kendi hava savunma sistemlerini güçlendirme kararı aldı hem de uluslararası destek arayışını hızlandırdı. Gantz, “Gelişmiş hava savunma sistemleri kurmanın zamanı geldi,” dedi.
İsrail’in istihbarat birimleri, İran'ın füzelerinin yalnızca askerî bir tehdit oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda siyasi bir manipülasyon aracı olarak kullanılabileceği uyarısında bulunuyor. İran, bu füzeler aracılığıyla bölgedeki birçok ülkeye, özellikle de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gözdağı vermeye çalışıyor. Uzmanlar, İran'ın bu tür askeri yeteneklerinin yanı sıra, bölgesel müttefikleriyle olan ilişkilerini de daha da güçlendirmek istediğine dikkat çekiyor.
Bunun yanı sıra, ABD ve Avrupa ülkelerinin İran meselesine dair alacakları tutumlar da büyük önem taşıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni yönetimi, İran ile olan nükleer anlaşmayı yeniden düzenlemeye çalışırken, bu durum İran’ın füze programını tamamen etkileyecek bir karar verme aşamasında. Eğer İran’ın balistik füze programına yönelik uluslararası yaptırımlar yeniden gündeme gelirse, bunun yanı sıra mevcut durum üzerindeki baskı da artabilir.
Tel Aviv’in İran’a yönelik yürüttüğü politika çerçevesinde askeri operasyonlar da sıklaşabilir. İsrail Savunma Kuvvetleri, düşman unsurların fırsat bulmaları durumunda ani bir saldırı gerçekleştirmelerine engel olmak amacıyla kapsamlı bir hazırlık sürecine girdi. Bölgedeki güvenlik iş birliklerinin arttırılmasına yönelik çalışmalar, aynı zamanda İran’ı baskı altında tutma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, İran’ın balistik füze kapasitesinin artması, sadece Tel Aviv için değil, tüm bölge için büyük tehditler barındırıyor. Bu durum, stratejik iş birliklerinin güçlenmesine ve olası çatışmaların önlenmesine yönelik yeni önlemler alınmasına neden olabilir. İran’ın askeri cephelerdeki geliştirmelerine karşılık olarak, gerek bölgesel oyuncular gerekse de uluslararası güçler, pek çok senaryoya açık bir süreçte adım atmak durumunda kalacaklar. Orta Doğu’da sular durulmuyor; güvenlik endişeleri ise her geçen gün daha da artıyor.