Nobel Ekonomi Ödülü’nün tarihindeki önemli isimlerden biri olan Daniel Kahneman’ın hayatına son vermesi, dünya genelinde büyük bir şok etkisi yarattı. Kahneman’ın “yardımlı intihar” yöntemiyle yaşamına son verdiği yönündeki haberler, hem akademik çevrelerde hem de halk arasında farklı tepkilere neden oldu. Psikoloji ve ekonomi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Kahneman, 2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanmış, insan davranışları üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen bir isimdi. Ancak son günlerde sağlığıyla ilgili olarak köşeye sıkıştığı düşünülen Kahneman’ın bu kararı, pek çok soruyu da beraberinde getirdi.
Daniel Kahneman, insan davranışlarını etkileyen karar verme süreçleri üzerine yaptığı çalışmalarla bilinmektedir. Ancak son dönemlerde "yardımlı intihar" konusundaki tercihi, onun ne denli karamsar bir ruh haliyle mücadele ettiğini gözler önüne seriyor. Yardımlı intihar, tıpkı Hollanda, Belçika gibi bazı ülkelerde yasal bir prosedür olarak uygulanmaktadır. Hikâyesi Türkiye’deki tartışmaları da alevlendiren Kahneman, sağlık sorunları nedeniyle yaşadığı sıkıntıları, bu yönteme başvurarak bir nebze olsun hafifletmeyi seçtiği iddia ediliyor. Bu durum, birçok insanın “Gelişmiş ülkelerde dahi ruh sağlığının bu denli göz ardı edilmesi nasıl bir trajedi?” sorusunu sormasına neden oldu.
Kahneman’ın zaman içerisinde geliştirdiği “İkili Düşünce” teorisi, insan karar verme süreçlerinin iki ana bölümde oluştuğunu savunmaktadır: Hızlı, içgüdüsel ve duygusal olan Sistem 1 ile yavaş, mantıklı ve analitik olan Sistem 2. Bu bakış açısı, birçok davranışsal ekonomi teorisinin temelini oluşturdu ve Kahneman’ı Nobel Ödülü’ne ulaştırmayı başardı. Ancak onca başarıya rağmen, onun içsel mücadelesi ve ruhsal sağlığı üzerindeki perplexity (karmaşıklık) kaygı verici bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İnsanın kendi iç dünyasında yaşadığı savaşlar, bazen tüm başarıları gölgelerken, geçmişteki başarılar ve zihinsel sorunlar arasındaki dengenin bozulması, intihar düşüncelerini tetikleyebiliyor.
Böylelikle, Kahneman’ın trajik sonu, modern dünyanın karmaşık yapısının insanlar üzerindeki etkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. Sosyal medya üzerinde bu durumla ilgili tartışmalar yükselirken, uzmanlar ruh sağlığının önemine dikkat çekiyor. Daniel Kahneman gibi bir dahinin bu dünyadan ayrılması, yalnızca bireysel bir kayıp değil; aynı zamanda bilimin ve insanlığın bir kaybıdır. Bu durum, yardımın ne denli önemli olduğunu ve ruhsal sağlık sorunlarının ciddiye alınması gerektiği konusunda bize önemli bir ders vermektedir.
Kahneman’ın hikâyesi bizlere sadece bireysel mücadeleleri değil, aynı zamanda toplumsal olarak ele almamız gereken daha büyük sorumlulukları da hatırlatıyor. Ruh sağlığı sorunları ve intihar düşünceleri üzerine yapılacak her türlü tartışma, bu konudaki farkındalığımızı artırabilir ve benzer trajedilerin önüne geçmek için hastalıklarla ilgili daha geniş ve kapsamlı bir anlayış geliştirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Herkesin bir gün bu tür zorluklarla yüzleşme ihtimalinin olduğunu unutmamak gerekiyor.
Kahneman’ın bıraktığı miras, sadece ekonomik teorilerle sınırlı kalmayacak; onun hayatı ve bu trajik son, ileride insan psikolojisini ve davranışsal sağlık alanını anlamamızda çok daha fazlasını ifade edecek. Bu nedenle, Kahneman’ın hayatına ve felsefesine dair yapılacak her bir tartışma, bireysel yaşamlardaki karmaşıklığı, ruh sağlığının önemini ve insan ruhunun derinliklerine dair büyük bir pencere açacaktır.